View Count : 75
Share :  | 

Seyyid Nur Muhammed


Seyyid Nur Muhammed hazretleri, evliyanın büyüklerindendir. Silsile-i aliyyenin yirmi altıncısıdır. Seyyid olup soyu Peygamber efendimize ulaşır. Türbesi, Hindistan'ın Delhi şehrindedir.

Seyyid Nur Muhammed Bedâyuni hazretleri, ilmini ve feyzini imam-ı Rabbani hazretlerinin torunu, büyük âlim ve mürşid-i kamil Muhammed Seyfüddini Faruki'den aldı. Onun derslerinde ve sohbetlerinde yetişip icazet aldı. İlimde o kadar yükselmişti ki zamanının yegane âlimi ve rehberi idi. 

İnsanlar ondan feyz almak için sohbetine koşmuşlardır. Bir teveccühü ile talebelerinin kalbleri zikretmeye başlardı. "Sokakta günahkârla karşılaşmak kalbde zulmet hasıl eder" buyurur ve talebelerinin hangi günahı işleyenle karşılaştığını haber verirdi. Yetiştirdiği talebelerin en meşhuru ve halifesi, "Mazhar-ı Cân-ı Cânân" hazretleri olup, evliyanın büyüklerindendir.

Şüpheli şeylerden ve haramlardan sakınma hususunda gayreti son dereceye ulaşmıştı. Yiyeceği ekmeğin ununu helalden tedarik eder, hamurunu kendi yoğurup, pişirir ve iyice acıkınca azar azar yerdi. Tasavvufta ilahi aşk ile kendinden geçme hâli pek ziyade idi. 15 sene bu hâl üzere yaşadı ve tasavvufi hâllere gark oldu. Ömrünün son zamanlarında bu hâlden ayıklık hâline dönmüştür.

Sünnet-i seniyyeye uymakta, edeplerde de Peygamber efendimize tâbi olmakta büyük bir dikkat gösterirdi. Peygamber efendimizin hayatını ve yüksek ahlakını anlatan kitapları devamlı yanında bulundurur, bunları okuyup, hâllerinde ve işlerinde Resulullah efendimize uymaya çalışırdı.

Bir defasında helâya girerken, yanlışlıkla önce sağ ayağını içeri atınca tasavvuftaki hâlleri bağlandı. Üç gün Allahü teâlâya yalvarıp, niyazda bulunduktan sonra hâlleri tekrar açıldı. 

Daima murakabede bulunurdu. Böylece, Allahü teâlâdan başka her şeyi unutup, Allahü teâlâya yönelerek çok ibadet yaptığından beli bükülmüştü. 

Bir gün biri yiyecek bir şey hediye getirmişti. Kendisine takdim edilince, "Bu yiyecekte bir zulmet gözüküyor, lütfen bir araştırınız!" buyurdu. Bu yiyecek helaldendir diye arz ettiler. Fakat araştırınca, bu yiyeceğin gösteriş niyetiyle hazırlandığını anladılar. 

Dünyaya düşkün olan bir kimse, kendisinden emanet bir kitap istediğinde verirdi. Kitap geri getirilince o kitabı bir yere koyar üç gün bekletirdi. Verdiği kimseden kitap üzerine sirayet eden zulmet, sohbeti bereketiyle dağıldıktan sonra alıp okurdu.

Bir defasında bir talebesi huzuruna giderken, yolda gözü yabancı bir kadına takılıp ona bakmıştı. Hocasının huzuruna girince, sende zina zulmeti görüyoruz buyurarak yabancı kadına bakması sebebiyle günaha girdiğine işaret etmiştir.

Eshab-ı kirama düşmanlık besleyen, rafizi iki kişi , rafizi olduklarını saklayıp, kendisine tâbi olmak istediklerini söylemişlerdi. Onlara, "Önce bozuk itikadınızdan vazgeçin sonra tâbi olma arzusunda bulunun" buyurdu. Biri, bu kerameti görünce, hemen tevbe edip, sapık itikadından vazgeçti.

Kendisi anlatır: 
"Bir gün hocamın kabrini ziyarete gitmiştim. Kabri başında murakabeye daldım, hocamı kabrinde görüp, konuştum. Kefeni ve bedeni hiç çürümemişti. Sadece ayaklarının alt kısımlarına toprak tesir edip hafif dökülmüştü. Bunun sebebini kendisinden sordum, dedi ki: "Sahibinden izinsiz, o geldiği zaman geri vermek niyetiyle bir taş alıp, abdest aldığım yere koydum. Abdest alırken o taşın üzerine bastım. Ayaklarımda gördüğün toprağın tesiri bu sebepledir."




Rasûlullah (sall-Allâhu ’alaihi wa sallam) stated,
“When fitna and fasâd (mischief, instigation) become rife among my Ummat (Muslims),
a person who adheres to my Sunnat will attain thawâb (blessings, rewards in the Hereafter)
equal to the total sum of the thawâb that will be given to a hundred people who have attained martyrdom.”
Adherence to the Sunnat is possible only by learning and abiding by the books of the scholars of Ahl as-Sunnat.
The scholars affiliated in any one of the four Madhhabs of Muslims are scholars of Ahl as-Sunnat. Imâm a’zam Abû Hanîfa Nu’mân bin Thâbit is the leader of the scholars of Ahl as-Sunnat.

I learn to read the Quran

It causes one to earn many thawâbs [rewards] to learn, to teach and to read the Qur'ân al-karîm. One must learn how to read the Qur'ân al-karîm compatibly with tajwîd [Tajwîd is the branch of knowledge teaching how to read the Qur’ân al-kerîm correctly]. One should try to read or recite it every day even a little!

Great for Silsile-i Aliyye

The silsila (chain) which includes such religious superiors as Bahaaddîn-i Bukhârî, Imâm-i Rabbânî, and Mawlâna Khâlid-i Baghdâdî is termed Silsila-i ‘Aliyya, which means the Exalted Chain. It is also termed Silsilat-uz-Zahab, which means the Golden Chain.

World Prayer Times

Namâz is the main pillar of the religion. He who performs his namâzes constantly, correctly and completely will have set up his religion and he will have made the building of Islam stay intact. Those who do not perform namâz will have demolished their religion and the building of Islam. Our Prophet “sall-Allâhu ’alaihi wa sallam” said, “The head of our religion is namâz.” As no human can live without a head, it is not possible to have religion without namâz.

TÌRKÇE | ENGLISH | 
LOGIN | REGISTER

HÜSEYİN HİLMİ IŞIK | SEYYİD AHMET MEKKİ EFENDİ

SEYYİD ABDÜLHAKİM ARVASİ | SEYYİD FEHİM ARVASİ

SEYYİD TAHA HAKKARİ