View Count : 88
Share :  | 

Cafer-i Sadık


Cafer-i Sadık hazretleri, Ehl-i beytten olup, on iki imamın altıncısı, Silsile-i aliyyenin dördüncüsüdür. Babası Muhammed Bâkır, dedesinin dedesi Hazret-i Ali’dir. 

İlim ve fazilette zamanının bir tanesi oldu. Din bilgilerinde olduğu gibi, zamanının bütün fen ilimlerinde de söz sahibiydi. Yetiştirdiği talebeler, cebir ve kimya ilimlerinde çeşitli keşifler yapmışlar, bu ilimlerin temel sistematiğini kurmuşlardır. Fizik ve kimya ilimlerinin konusunu teşkil eden madde ve onlar üzerindeki bilgisi pek çoktu. Kimyanın babası sayılan Cabir de, Cafer-i Sadık hazretlerinin talebesidir.

İmam-ı Cafer'in en meşhur talebesi olan İmam-ı a'zam Ebu Hanife, Cafer-i Sadık'ın sohbetlerine iki sene devam ederek, o gizli ve açık marifet kaynağından ilim ve evliyalık yolunda çok faydalandı. İmam-ı a'zam, onun huzurunda kavuştuğu yüksek mertebeleri anlatmak için; "O iki sene olmasaydı, Numan helak olmuştu" buyurdu. 

Hakiki İslam âlimleri, dinimizi, hiç değiştirmeden bugüne kadar ulaştırmıştır. Bu âlimlerden iman bilgilerini anlatanlara “Mütekellimin", ibadetlerin nasıl olacağını bildirenlere, "Fukaha", kalb ile yapılacak ve sakınılacak şeyleri öğreten ilme "Tasavvuf" ve bu ilmin âlimlerine de "Mutasavvifin" denildi. İşte imam-ı Cafer hazretleri, bu üçüncü ilmi anlattı. 

Zamanın hükümdarı bir gece vezirine dedi ki: "Hemen git, imam-ı Cafer'i buraya getir, öldürmek istiyorum." Vezir, hükümdarı bundan vazgeçirmek için çok çalıştı ise de ikna edemedi. Mecburen çağırmaya gitti. Hükümdar da cellatlara emir verdi. "İmam-ı Cafer içeri girince, ben başımdan külahımı çıkarınca hemen başını vurun!" dedi. Bir müddet sonra, imam-ı Cafer-i Sadık hazretleri içeri girdi. Hükümdar bunu görünce, derhal ayağa kalktı. Büyük bir tevazu ile onu karşıladı. Koltuğuna oturttu, edeple karşısına diz çöküp oturdu. Cellatlar şaşırıp kaldı. Hükümdar, Hazret-i İmama ,"Efendim, benden isteğiniz olursa emredin, hemen yapayım" dedi. Hükümdara "O halde lütfen beni bir daha çağırıp da ibadetten alıkoyma" buyurup, gitmek üzere ayağa kalktı. Hükümdar, izzet ve ikramla onu uğurladı. Gittikten sonra vücudunda bir titreme oldu, bayılıp düştü. Kendine gelince, veziri sordu: "Bu ne hâl?" Hükümdar; "O içeri girince, yanında bir aslan gördüm. Sanki bana "Onu incitirsen seni parçalarım" diyordu. Ne yapacağımı şaşırdım" dedi. 

Buyurdu ki: 

“Şunlarla beraber bulunmaktan sakın: 
1- Yalancıdan. 
2- Cimriden. 
3- Ahmaktan. Çünkü en çok işine yarayacağı zaman, seni bırakır. 
4- Fâsıktan yani günah işlemekten utanmayandan!“

"Bir hata işlediğiniz zaman istiğfar edin, hatada ısrar helak olmaya sebeptir. Bir kimse geçim darlığı çekiyorsa istiğfara devam etsin." 

"Mihnete şükretmeyen, nimete şükretmez."

"Sadaka vererek rızkınızı çoğaltınız. Zekat vererek mallarınızı koruyunuz. Tasarrufa riayet eden sıkıntı çekmez. Tedbirli, düzenli yaşamak, geçimin yarısıdır. İnsanlarla iyi geçinmek, aklın yarısıdır. Musibet zamanında dizini döven, sevabından mahrum olur. “

"Şu dört şeyin azı da çoktur: Ateş, düşman, fakirlik, hastalık."

"Şu üç şey Müslümana şeref verir: Kendisine zulmedeni affetmek, bir şey vermeyene iyilikte bulunmak ve kendisini aramayanı, arayıp sormak." 




Rasûlullah (sall-Allâhu ’alaihi wa sallam) stated,
“When fitna and fasâd (mischief, instigation) become rife among my Ummat (Muslims),
a person who adheres to my Sunnat will attain thawâb (blessings, rewards in the Hereafter)
equal to the total sum of the thawâb that will be given to a hundred people who have attained martyrdom.”
Adherence to the Sunnat is possible only by learning and abiding by the books of the scholars of Ahl as-Sunnat.
The scholars affiliated in any one of the four Madhhabs of Muslims are scholars of Ahl as-Sunnat. Imâm a’zam Abû Hanîfa Nu’mân bin Thâbit is the leader of the scholars of Ahl as-Sunnat.

I learn to read the Quran

It causes one to earn many thawâbs [rewards] to learn, to teach and to read the Qur'ân al-karîm. One must learn how to read the Qur'ân al-karîm compatibly with tajwîd [Tajwîd is the branch of knowledge teaching how to read the Qur’ân al-kerîm correctly]. One should try to read or recite it every day even a little!

Great for Silsile-i Aliyye

The silsila (chain) which includes such religious superiors as Bahaaddîn-i Bukhârî, Imâm-i Rabbânî, and Mawlâna Khâlid-i Baghdâdî is termed Silsila-i ‘Aliyya, which means the Exalted Chain. It is also termed Silsilat-uz-Zahab, which means the Golden Chain.

World Prayer Times

Namâz is the main pillar of the religion. He who performs his namâzes constantly, correctly and completely will have set up his religion and he will have made the building of Islam stay intact. Those who do not perform namâz will have demolished their religion and the building of Islam. Our Prophet “sall-Allâhu ’alaihi wa sallam” said, “The head of our religion is namâz.” As no human can live without a head, it is not possible to have religion without namâz.

TÌRKÇE | ENGLISH | 
LOGIN | REGISTER

HÜSEYİN HİLMİ IŞIK | SEYYİD AHMET MEKKİ EFENDİ

SEYYİD ABDÜLHAKİM ARVASİ | SEYYİD FEHİM ARVASİ

SEYYİD TAHA HAKKARİ