View Count : 86
Share :  | 

Abdülhalık-i Goncdüvani


Abdülhalık Goncdüvani hazretleri, Silsile-i aliyyenin dokuzuncusudur. Babası Abdülcemil Malatyalı idi. Hızır aleyhisselâm babasına, "Ey Abdülcemil! Senin bir erkek evladın olacak, ismini Abdülhalık koyarsın" buyurdu. 

Abdülcemil daha sonra Buhara'nın Goncdüvan kasabasına yerleşti. Çok geçmeden bir erkek evladı oldu. İsmini Abdülhalık koydu. Abdülhalık, beş yaşına geldiğinde ilim öğrenmesi için Buhara'ya gönderildi. Büyük âlim Hâce Sadreddin hazretlerinden Kur'an-ı kerim ve tefsirini öğrenmeye başladı. Bir gün okuma esnasında, "Rabbinize gizli dua ediniz!" mealindeki âyet-i kerimeye gelince hocasına, "Bu gizliden murat nedir? Eğer zikir ve dua, âşikâr, sesli bir şekilde dil ile olursa riyadan korkulur. Eğer kalb ile olursa, damarlarda dolaşan şeytan duyar. Ne yapayım?" diye arz etti. Hocası, Sadreddin hazretleri, bu yaştaki bir çocuğun böyle bir sual sormasına hayret edip, "Bu mesele, kalb ilimlerinin bir konusudur. İnşallah, sana bu ilimleri öğretebilecek bir üstada kavuşursun. Böylece bu müşkülün halledilmiş olur" buyurdu. O da bu zatı beklemeye başladı. Bir gün Hızır aleyhisselam yanına geldi. Ona, Allahü teâlâyı gizli ve açık anma yollarını öğretip; "Kalbinden Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resulullah kelime-i tayyibesini şöyle söyle!" diye tarif etti.

Yusuf-i Hemedani hazretleri Buhara'ya gelince, Abdülhalık Goncdüvani onun hizmetine girdi ve bu hizmette bir süre kaldı. Bunu şöyle anlatır: 12 yaşında idim. Hızır aleyhisselam bana Yusuf-i Hemedani’den ilim öğrenmemi tavsiye etti. Onun Buhara'ya geldiğini işiterek derhal yanına gittim. Ondan pek çok istifadem oldu. 

Ders anlatırken, bir genç içeri girdi. Az sonra söz isteyip, "Müminin firasetinden korkunuz. Çünkü o, Allah'ın nuru ile bakar" hadis-i şerifinin sırrı nedir diye sordu. Gence heybetle bakıp, "Önce belindeki zünnarı kes ve müslüman ol" dedi. Genç, telaşla; "Ben müslümanım zünnarım yok" dedi. O zaman bir talebesine gencin hırkasını çıkarmasını işaret etti. Talebe o gencin üzerindeki hırkasını çıkarınca, belindeki hıristiyanlara ait zünnar denilen ip kuşak görüldü. Genç, çok mahcup oldu. Üstada sevgi duymaya başladı. Böylece evliyanın, Allahü teâlânın nuruyla baktığının ne demek olduğunu çok iyi anladı. Kelime-i şehadet getirip müslüman olmakla şereflendi. Sonra Üstad, talebelerine, "Bu genç maddi zünnarı kesti, biz de kalbdeki zünnarı keselim. O da, kibir ve gururdur" buyurdu.. 

Bir gün biri geldi. "Son nefeste iman ile gitmek için bize dua edin!" dedi. Misafire, "Farzları eda ettikten sonra dua edenin duası kabul olur. Sen, farzları yaptıktan sonra dua ederken bizi hatırlarsan, biz de seni hatırlarız. Bu durum hem senin, hem de bizim için duanın kabul olmasına vesile olur" buyurdu.

Safeviler Goncdüvan kalesini ablukaya alınca, kendilerine saldıran askerlerin başında heybetli bir zatı elinde iki ağızlı kılıç ile hücuma geçtiğini gördüler. Çok zayiat verip kaçtılar. Üstadın vefatından önce söylediği aşağıdaki sözleri onun 332 yıl sonra ortaya çıkan kerametiydi.

Dosta kutlu, düşmana ise bela olurum,
Savaşta demir gibi, barışta sanki mumum,
Nur çeşmesinin başı Goncdüvan menzilimiz
Harbde iki ağızlı kılıç ile vururum.




Rasûlullah (sall-Allâhu ’alaihi wa sallam) stated,
“When fitna and fasâd (mischief, instigation) become rife among my Ummat (Muslims),
a person who adheres to my Sunnat will attain thawâb (blessings, rewards in the Hereafter)
equal to the total sum of the thawâb that will be given to a hundred people who have attained martyrdom.”
Adherence to the Sunnat is possible only by learning and abiding by the books of the scholars of Ahl as-Sunnat.
The scholars affiliated in any one of the four Madhhabs of Muslims are scholars of Ahl as-Sunnat. Imâm a’zam Abû Hanîfa Nu’mân bin Thâbit is the leader of the scholars of Ahl as-Sunnat.

I learn to read the Quran

It causes one to earn many thawâbs [rewards] to learn, to teach and to read the Qur'ân al-karîm. One must learn how to read the Qur'ân al-karîm compatibly with tajwîd [Tajwîd is the branch of knowledge teaching how to read the Qur’ân al-kerîm correctly]. One should try to read or recite it every day even a little!

Great for Silsile-i Aliyye

The silsila (chain) which includes such religious superiors as Bahaaddîn-i Bukhârî, Imâm-i Rabbânî, and Mawlâna Khâlid-i Baghdâdî is termed Silsila-i ‘Aliyya, which means the Exalted Chain. It is also termed Silsilat-uz-Zahab, which means the Golden Chain.

World Prayer Times

Namâz is the main pillar of the religion. He who performs his namâzes constantly, correctly and completely will have set up his religion and he will have made the building of Islam stay intact. Those who do not perform namâz will have demolished their religion and the building of Islam. Our Prophet “sall-Allâhu ’alaihi wa sallam” said, “The head of our religion is namâz.” As no human can live without a head, it is not possible to have religion without namâz.

TÌRKÇE | ENGLISH | 
LOGIN | REGISTER

HÜSEYİN HİLMİ IŞIK | SEYYİD AHMET MEKKİ EFENDİ

SEYYİD ABDÜLHAKİM ARVASİ | SEYYİD FEHİM ARVASİ

SEYYİD TAHA HAKKARİ